Türkiye'de Liberalizm

     Giriş

Selam dostlar bugün bu sefer başka bir konsept ile karşınızdayım.Şimdi gelip  burada neden siyaset diyebilirsiniz yapıyorsun diyeceksiniz fakat ben burada siyaset yapmıyorum sadece bir düşünce sistemini ve Bunun Türkiye'de neden seçilmediğini işleyeceğim.Bu sorunu ele almak için ilk önce liberalizmi ,  ve daha sonra Liberalizmin kendi içerisinde liberalizmi gerekir.

  Liberalizm nedir ?

Liberalizm toplumda bireyin özgürlüğünü,Devletin bireylere sınıflara karışmadığı,Düşünce özgürlüğünü savunan bir düşünce sistemidir.Bu düşüncenin fikir babası ise John Locke'dır. fakat her düşünce gibi zamanla liberalizmde transformasyona uğramış farklı anlamlar kazanmıştır. Ülkemiz'de de bu durum ise tartışma konusudur. Zamanında CHP'DE Ekonomi bakanlığı yapmış Recep PEKER'e göre liberalizm vatan hainliğidir.Sol kesim ve bazı muhafazakar kesimler tarafından liberalizm bir küfür niyetine kullanılır.Neyse konuyu çevirmeden liberalizmden devam etmekte fayda var. Liberalizmin toplamda beş tane küresel ilkesi vardır aynı CHP'NİN altı oku gibi

Bunlar:

1)Temel hak ve özgürlükler:Liberalizm düşünce akımının kökü Liberte'dir ve anlamı  özgürlüktür.Bugün toplumun her kesiminden birini getirsek özgürlüğü savunur.En kızıl solcusundan En şeriatçısına kadar Herkes hak ve özgürlüklerin önemini söyler fakat liberalizmde mekanizma farklı çalışır. Liberalizm herkesin özgürlüğünü savunur.

2)Serbest piyasa ekonomisi:Burada savunulan şey  toplumun her kesiminden herkesin piyasaya dahil olması ve devletin buna el atmamasıdır.Burada özellikle sol kesim serbest piyasayı Balık yakalama olayı gibi yansıtırlar fakat serbest piyasa Herkesin serbest piyasaya girmesidir Ve devlet düşük miktarda vergi alması hatta bu dediğim ütopik ama hiç vergi almamasıdır.

3)Liberal devlet:Bu anlayış her yerde kısıtlı devleti savunur hem sosyal açıdan hem ekonomik açıdan.Bu anlayış devleti yönetenlerin haddini bilmesi ve vazifesi olmayan işleri yapmaması demektir.

4)Bireycilik:Aslında Liberal düşünceyi oluşturan ilke budur. İnsan diğerleri gibi saygıyı,İtibarı ve yaşamayı hak eden varlıklardır ve diğerlerinin özgürlüğüne karışmadan dilediğini yapma hakkına sahiptir.Yani kısacası aman o ne der bu ne der diyen kültür yapısına hadi ordan der bireycilik fakat birlikte yaşamayı benimseyen türk toplumu için bencilik yani bireycilik bencilliktir.

5)Hukuk devleti:Liberalizmin taşıyıcı kolonlarından biridir.Temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi En kızıl solcu da şeriatçı için de hukuk devleti önemlidir.Hukuk devletinde Devlet ideolojilerini sokmamalı hatta kendisini de sokmamalıdır ve özgürcü anayasaya göre hareket eder.Fakat bu ilkede türkiye'de uygulanamamıştır.Çünkü bu ülkenin en özgürlükçü yasası bir darbe anayasasıdır.

Kısacası liberalizm senin hak ve özgürlüğünü savunan Faşizan bir devletçi zihniyeti reddeder.

Türkiye'de liberalizm tarihi

1)İlk liberaller:Türkiye'de genel olarak ilk liberal parti olarak Demokrat parti iktidarı olarak gösterilir fakat Celal bayar o kadar da liberal değildir hatta dilinin bile dönmediğini söyler aslında Bu coğrafya 'da ilk liberal Eski Osmanlı maliye bakanı Cavit Bey'dir. Rauf Orbay ve Ahmet Ağaoğlu'da bu düşüncenin bu topraklara getiren insanlardır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Mustafa kemalin isteği ile  Serbest piyasayı ve özgürlükçü bir aklı savunan serbest cumhuriyet fırkası kuruldu bu dönemlerde ise ana gündem insanların özgürlüğüydü. Bunda ise 1921 anayasası ve 1924 anayasasıydı.1921 seküler bir anayasa değildi fakat  topluma hitap eden ve Türklüğü vurgulamayan bir yapısı vardı 1924'te ise Bu bahsettiğimiz iki karam anayasamıza girmiş oldu ve Özgürlük konusunda liberaller ve cumhuriyetçiler ilk kez düşünce ayrılığına girdiler

Cumhuriyet döneminde birey ve kamu tartışması:Cumhriyetin ilk kuruluş dönemlerinde tartışılan bir konu ise birey ve kamu mevzusuydu.Cumhuriyetçilerde öğretmen figürü çok önemliydi ve insanların cumhuriyet bilincinde eğitilmesi gerektiğini söylemiştir.Liberaller'de ise toplumun kendine bırakılmasını ve liberallere göre toplumun ana inşaa edilmesi gerekn unsuru ferdçiliktir.

Toplumun ana unsuru nedir:Cumhuriyetin ana unsuru konusunda Cumhuriyetçiler Türkçülük,Laiklik ve sekülerlik kavramlarını benimsediler.Liberaller ise bireycilik ve muhafazakarlık yapısını savunur.Liberaller ise  az olduğundan dolayı toplumda dışlanan kısımlar liberalizme kaymaya başladı.

Demokrat Parti dönemi: Chp'nin içerisinde bulunan Celal bayar ,Refik koraltan, Adnan menderes ve Fuat köprülü Chp'nin içerisindeki muhalif isimlerdi. Bu muhalif grup CHP'nin topluma baskıcı yaklaşımından yakınmış fakat çözüm bulamamışlardır ve bu dört partili CHP'nim arasından ayrılarak Demokrat partinin kurucu kadrosu oluşturulmuş oldu. Demokrat parti Toplumun aydınlanmasını ekonomik kalkınmada görüyordu. Toplum eğer istediğine ulaşırsa daha da kalkınacaktır düşüncesindeydiler menderesin liberal demokrasiye getirdiği önemli bir eleştiri vardır. Hesap verilebilirlik ilk önce mali görüşmelerde parlamento tarafından onaylanır ve bütçe uygulanmaya geçer fakat menderes  iktidar olduktan sonra kendi düşüncelerinde  sapmalar yaşamışlardır. Muhalefetteyken demokrasi savunucusu olan menderes demokrasiyi bir ayak bağı olarak görmüştür. Menderes bürokrasi hukuk ona ayak bağı olmaya çalışırken hep o işine bakmaya çalışmıştır. Menderese göre demokrasi oydur.Hatta bir öğrenci eyleminde bunu bir lakırtı olarak görmüşlüğü bile vardır

(Adnan Menderes)



Demirel dönemi: Çoğu siyasi otoriteye göre Demirel merkez sağa hitap etse de bir liberal değildir. Demirel pragmatisttir. Demirelin askerle iletişimi bunun için en iyi örnektir. Kendini bir devlet adamı görür liberalizmi ise Anti-Komünizm düşüncesinden dolayısındandır.

(Süleyman DEMİREL 9.cumhurbaşkanı ,Eski başbakan ve adalet partisi genel başkanı)


12 EYLÜL VE ÖZAL LİBERALİZMİ:Türkiye 1980 açısından son 43 yılın tarihi adımları atılmıştır. Biri 24 ocak kararları ve 12 eylül silahlı darbesi.Bu olaylar Özal gibi siyasi bir figürü ortaya çıkarmıştır. Özal Avrupa'da ortaya çıkan daha muhafazakar bir liberal anlayışını ve teknokrasiyi savunmuştur. Özal aslında toplumda herkesin üretmesi gerektiği düşüncesini topluma aşılamaya çalışmıştır. Çünkü Türkiye sağ-sol çatışmaları nedeni ile potansiyelini ortaya koyamamıştı. Özal Türkiye'de bize küreselleştirme adımlarını attırmıştır ve kapitalizmi devletin ana politikası haline getirmiştir. Amerika'da Reagan'ın yaptığı şeyler gibi düşünebilirsiniz. Özal Türkiye'yi küresel bankacılığa adapte etmiş ve kısıtlı devleti göstermiştir. Özal Türkiye'de iktidar olan merkez sağın yapamadığı şeyi yani demokrasiyi tartışma ortamını Türkiye'ye getirmiştir. 



(Amerikan başkanı bush ve Turgut özal)


90'lı yıllarda Liberalizm : Türkiye'de liberalizm iki yola ayrılıyor. Biri sol kökenli insanların oluşturduğu ikinci cumhuriyetçiler diğerleri ise Liberal demokratlar.90'lı yıllarda Türkiye ağır bir terör sorunu yaşamış ve buna rağmen liberalizm yeşermiştir ve iki tane parti kurulmuştur biri Cem Boyner'in kurduğu yeni demokrasi partisidir .Cem Boyner toplumda söylenmeyen şeyleri söylemeye tartışmaya çalışmıştı ve iyi bir heyecan yaratmıştı fakat Yeni demokrasi partisi istenilen başarıyı yakalayamamıştı. Başka kurulan bir parti ise Besim Tibuk'un kurmuş olduğu liberal demokrat partidir. Liberal demokrat partide söylenmeyeni söylemeye çalışmış ve kendi üsluplarıyla gençlerde karşılık bulsa da genel olarak başarılı olamamıştı


(BESİM TİBUK,Liberal demokrat parti kurucusu ve 1994-2002 arası genel başkanı)


İkinci cumhuriyetçiler: Altan kardeşlerin kurduğu İkinci cumhuriyet akımı 31 ocak 1991'De ilk kez belirtilen bir düşünce akımıdır. Aslında liberal sol'un doğuşu buradadır. Burada dünya ideolojileri liberal olsa da ekonomiye marksist düşüncede bakarlar.Türkiyenin bir cumhuriyet olduğunu fakat demokrasi olmadığını söyler bunu sebebi ise vesayetçi rejimdir.Ağır bir azınlık destekçiliği vardır ve Bu 2010 sonrası Değişen CHP'deki değişimi inceleyerek bunu daha iyi anlayabiliriz

Liberal düşünce topluluğu:90'larda kurulan başka düşünce liberal düşünceyi anlatan kurum ise liberal düşünce topluluğudur. Atilla yayla ve Mustafa Erdoğan kurucularıdır ve İkinci cumhuriyetçilerin aksine kendilerini sağ'da görmüşlerdir.Bu dernekte ise  Atilla YAYLA ve Mustafa ERDOĞAN 2010 yılında yollarını ayırmış ve Mustafa Erdoğan özgürlük araştırma derneğini kurmuş ve  muhalif düşünürken Atilla yayla AKP saflarında kendini bulmuştur.

Türk siyaseti ve Türkiye'de Liberalizm'in değişimi AKP: AKP kuruluşunda  yine merkez sağ seçmenine hitap eden fakat diğer Türkiye'de siyaset ezberini bozan bir parti olmuştu. Özal gibi Neoliberalizmi savunan ve merkez sağdan gelen bir anlayış olsa da daha sağ bir partidir. AKP'nin düşkün kesime yaptığı yardımlar AKP'nin neoliberalizmini sorgulatan bir hale getirmiştir fakat bunu yapması normaldir çünkü Her parti gibi AKP'de de bir oy korkusu bulunmaktadır fakat buna rağmen devlet 'in küçültülmesi politikası hala devam etmekteydi ve bu yüzden AKP biz liberaliz dememişti daha çok muhafazakar demokrat söylemleriydi Çünkü bunun halkta karşılığı yoktu. AKP ve liberaller aslında AKP'nin ilk iki döneminde yakındıydı çünkü Kürt sorununa olan perspektifleri, Ergenekon ve balyoz davaları ,Kıbrıs politikası ve son olarak AKP'nin Avrupa birliğine girme adımları liberal seçmeni cezbetmişti fakat 2011 seçimlerinden sonra Liberal seçmenler AKP'nin totaliter politikalarından ve devletin büyümesi politikasından dolayı AKP ile yollarını ayırmıştır. Bu dönemde ise Sol liberaller Türk siyasetinde Nüfuz etmeye başlamış ve kendileri de az çok söz sahibi olmuşlardı. Milliyetçiler göre sol liberaller yani ikinci cumhuriyetçiler AKP'nin aparatı  AKP iktidarını meşru kılması ve kukla muhalefet olmasından Solcular ise Avrupa birliği gibi emperyalist kurumlarla birliktelik kurulmasından dolayı Sol liberalleri eleştiriyorlardı.

(AKP ilk kez iktidara geçtikten sonra Erdoğan'ın ilk sözleri)


Not:Bu yazı herhangi bir  baskı altında kalmadan yazılmıştır


Yorumlar

Popüler Yayınlar